top of page
Kenan Kolday

Mindfulness`ta Ustalaşmanıza Yardımcı Olacak Kuantum Fiziğinin 4 Özelliği



Kuantum dünyası, gözleriniz olmadan görmeyi öğrenirseniz iyi bir ustadır.

Kuantum fiziği hala geçen yüzyılın bilimsel gizemlerinden biri çünkü dünyaya bakış açımızı değiştirdi. Bu büyülü alemin özelliklerini özetleyerek ve bunu farkındalık konusunda ustalaşmak için kullanmanın birkaç yolunu göstererek bunu sizin için basitleştirmeye çalışacağım.


Öncelikle bir şeyi vurgulayayım.

Kuantum fiziğinin ortaya çıkışı Newton Fiziğinin geçerliliğini ortadan kaldırmadı. Isaac Newton’un üç yüzyıl önceki keşifleri, makro kozmosta nesnelerin hareketini yöneten fiziksel yasaları ortaya çıkardı. Makro kozmos, nanometreden daha büyük nesnelerin olduğu bir dünya olarak tanımlanabilir. Mikro kozmos ise, nanometre ölçeğinden daha küçük parçacıklara sahip atomik ve atom altı dünyadır.

Mikro kozmik alemin fizik yasaları, makro kozmosu yönetenlerden çok farklıdır. Bu nedenle, Newton'un Hareket Yasaları, her gün içinde yaşadığımız makro kozmosu açıklamak ve tahmin etmek için harika olsa da mikro kozmik ölçekte yararlı değillerdi. Bu nedenle atomik ve atom altı dünyayı açıklamak için farklı bir yasalar dizisine ihtiyacımız vardı.


Kuantum dünyasının gizemleri dört özellikten kaynaklanmaktadır.


1. Belirsizlik ilkesi

Basitçe olasılık ve determinizm hakkındadır.

Duyularımızla gördüğümüz, duyduğumuz, tattığımız ve kokladığımız makro kozmos, determinizm denilen neden-sonuç ilişkisi üzerine çalışan bir dünyadır. Kurallarını ve ilkelerini bildiğiniz sürece, hareket halindeki bir nesnenin başka bir nesnenin etkisi altında başka bir yönde hareket ettiğinde başına ne geleceğini anlayabilirsiniz. Sorun o kadar basit değildir aslında, çünkü hayat süper karmaşıktır ve bir nesne, gerçek hayatta bilinen ve bilinmeyen birçok somut ve soyut faktörden etkilenir. Bu karmaşıklık, herhangi bir nedenin kelebek etkisini anlamamızı engeller.


Dolayısıyla, makro kozmosu açıklamak için basit ve kullanımı kolay bir formüle rağmen, yine de hayatta yüksek düzeyde bir belirsizlik ve bilinmezlikle karşılaşacaksınız.


Mikro kozmos daha da karmaşıktır. Bir olasılıklar dünyası karşımıza çıkar. Hiçbir şey kesin ve öngörülebilir değildir. Bir şeye tanık olduğunuz an değişir. Parçacıklar, makro-komik dünyanın nesneleri gibi katı parçacıklar değildir. Koşullara ve koşullara bağlı olarak dalga veya parçacık olarak var olabilirler. Entropi her zaman düzensizlik ve kaos yaratmanın yolunu bulacaktır, çünkü değişimin gerçekleşmesinin tek yolu budur ve değişim, Büyük Patlama'dan beri bilinen evrenin ana dinamiğidir.


2. Dalga-parçacık ikiliği

İlk özellikler bizi dalga-parçacık ikiliğine getiriyor. Bakalım Wikipedia bunu nasıl açıklıyor.

Dalga-parçacık ikiliği, kuantum mekaniğindeki her parçacık veya kuantum varlığın bir parçacık veya bir dalga olarak tanımlanabileceği kavramıdır. Klasik kavramlar olan “parçacık” veya “dalga” nın kuantum ölçekli nesnelerin davranışını tam olarak tanımlayamamasını ifade eder.

Işığın davranışı üzerine yapılan deneyler bize gözlemcinin can alıcı rolünü gösterdi. Bir deneyi gözlemlediğiniz an, kuantum süperpozisyonunun açık bir paradoksunu gösteren bir düşünce deneyi olan Schrödinger'in kedisiyle daha iyi anlayabildiğimiz gibi işler değişir.


3. Süperpozisyon

İşte size bir Star Wars filminden çıkmışçasına inanılmaz bir fenomen.

Süperpozisyon, bir kuantum sisteminin ölçülene kadar aynı anda birden fazla durumda olma yeteneğidir. Her elektron, ölçülene kadar, her iki durumda da olmak için sınırlı bir şansa sahip olacaktır. Yalnızca ölçüldüğünde belirli bir dönüş durumunda olacaktır.


Bu fenomen başka bir süper havalı şeyle bağlantılı. Kuantum fiziği, yeni ve akıllara durgunluk veren terminolojiler açısından oldukça zengindir. Evrendeki herhangi bir nedene her etkinin potansiyeli olan bir kuantum süper dalga fonksiyonundan bahsediyor. Bir gözlemci gözlemiyle etkiyi tetiklediğinde, bu dalga işlevi çöker ve olası etkilerden biri gerçeğe dönüşür.


4. Kuantum dolanıklığı

İki parçacık arasındaki bağımsızlık eksikliğiyle ilgili bir kuantum özelliğidir. Yani, iki veya daha fazla nesnenin kuantum durumları birbiriyle ilişkili olarak açıklanmalıdır. Tesadüfen gerçekleşmesi mümkün olmayan temel nitelikleri arasındaki ilişki hakkındadır. Kuantum dolanıklığı, iki parçacık ayrılmaz bir şekilde birbirine bağlandığında meydana gelir. Böylece birine ne olursa olsun hemen diğerini etkiler. Ruh eşleri hakkında düşünmenizi sağlayabilir, değil mi?


İşte Wikipedia bu konuda yazıyor.

Kuantum dolaşıklığı, bir çift veya grup parçacık oluşturulduğunda, etkileşime girdiğinde veya uzamsal yakınlığı paylaştığında, çiftin veya grubun her bir parçacığının kuantum durumunun diğerlerinin durumundan bağımsız olarak tanımlanamayacağı şekilde ortaya çıkan fiziksel bir fenomendir.

Evet, bu kadar teori yeter. Şimdi tüm bu unsurlar gerçek hayatta yakın dönemin kişisel gelişim gözdesi olan mindfulness’ta ustalaşmak için nasıl kullanılır ona bakalım.


Aşağıda, farkındalık konusunda ustalaşmak için kuantum fiziğinden öğrenilecek 7 önerimi paylaşmak istiyorum.


1. Her şeyi olduğu gibi kabul edin ve sessiz bir tanık olun

Sanırım kuantum dünyasının tuhaf özellikleri için bu tutum çok önemli. Farkındalığa nasıl yardımcı olduğuna inelim.


Belirsizlik ilkesi bize hayatın V.U.C.A. olduğunu söyler. - yani değişken, belirsiz, karmaşık ve bilinemez. Dış dünyanın içsel duygusal durumlarımızı tetiklemesine ve bize acı çektirmesine neden olan duygusal özdeşleme sürecidir. Bu, dünyanın nasıl hissettiğimizden suçlu olduğu anlamına gelmez. Kesinlikle hayır. Hissettiğimiz her şeyden tamamen sorumlu olan biziz. Hepimiz dünyayı farklı algılıyoruz çünkü hepimizin erken çocukluk döneminde ve sonrasında yaşam travmalarıyla birlikte bilinçaltımıza kaydolmuş farklı bir anlam oluşturma sistemi veya paradigmaları var.


Hayat olduğu gibidir. İnsanlar, olaylar, koşullar, dünya, evren hepsi neyse odur. Hiçbiri ne bizi incitmeye ya da memnun etmeye çalışır. Ne iyidirler ne de kötü. Zihin haritamızın veya zihinsel programlamamızın ışığında ona bir anlam yükleyene kadar hayattaki her şey nötrdür. Biz nötr olana anlam mekanizmamızla bir değer yükleriz ve işte o an hakikat gerçekliğe döner. İşte bu yüzden hakikat tektir ama gerçeklik dünyadaki insan sayısı kadardır. Bu yüklediğimiz değer ise duygusal özdeşleşme ile uzun süreli hafızamızdan ve bilinçaltımızdan çağırılır ki bu çağrışımlarım kaynağı da duygularla yazılmıştır. Yani bizler doğduktan sonra duygularla kaydeder ve yine tetiklenen duygularla çağrışımlar yaparak o anki olaylara otomatik tepki veririz.


İşte bu yüzden hemen tepki vermeden etki ile tepki arasına bir düşünme aralığı koyun ki bilinçli karşılık verebilesiniz. Karşılığınız duygusal olacaksa yine tepkiden farklı olmaz. Duygusal tepkilerin yargı içermemesi için olayları, insanları, koşulları anlamalı ve olduğu gibi yargılamadan kabul etmelisiniz. Karşılık verecekseniz bile gönül kırmadan yapın.


Bazen mücadele ve münakaşa etmeden oradan ayrılmak bile en güzel mesajdır. Zaten Mevlana’nın dediği gibi seni seven seninledir, gerisi misafir. Sizi hakikaten seven ve değer veren hatası varsa hatasını anlayacak ve sizinle olacaktır. Kendini seven ise sizde kusur görüp ayrılacaktır ki bu bile sorun değildir. Gelen gelmesi gerektiği zaman gelir, ayrılması gereken zamanı gelince gider. Gelenin yeri,gidenin yolu hazırdır.


Bunu yaparsanız dingin zihninizi koruyabilir ve yargılamadan olaylara şahit olabilirsiniz. Şahit olmak müdahil olmamak değildir. Tersine gerektiği zamanda ve doğru tarzda müdahil olursunuz ama bunu şefkatle ve yargılamadan yaparsınız.


2. Bırakın ve Tanrı'ya izin verin

Hayallerinizin peşinden gitmek, engelleri aşmak ve bunun için hayatın zorlu sularında elinizden gelenin en iyisini yapabilirsiniz. Ama sizin de herkes gibi bir sınırınız var. Sınırlarınızı bilin ve kendinize kızmayın, üzülmeyin. Koşullar sizi bağlıyor ve engelliyor diye üzülmeyin. İnsanlara takılmayın. Siz de diğerleri de elinizden gelenin en iyisini yaptınız ve yapıyorsunuz. Zaten daha iyisini yapabilseydiniz ve yapabilseydiler, yapılırdı. O yüzden elinizden gelenin en iyisini yaparak aktif bir teslimiyet haline girin. Gereğinden fazla zorlamak sizi olaylar ve kişilerle duygusal özdeşleşmeye sokar ve dış unsurları putlaştırmanıza sebep olarak sizi kuklalaştırır.


3. Doğru zamanı bekleyin

Her çiçek doğru zamanda çiçek açar. Onlara ne kadar su verirseniz veya aşk şarkıları söylerseniz söyleyin, kendi hızlarında büyüyecekler. İnanın bunu rasyonel akılla yıllardır hareket eden ve karar alan bir mühendis olarak söylüyorum. İstediğiniz kadar çiçeğe su verin bir yere kadar büyümesi hızlanır. Beklemeyi ve sabrı geliştirin. Bir de bazen bu bekleme süresi uzarsa işte o zaman bilin ki kader niyete aşıktır ve niyet ve gayret ile taçlandıkça kısmetiniz size verilecektir. Bilin ki gönlünüzde yatan o güçlü ve temiz niyet kaderi planınızdan dolayıdır ve olması için sadece zamanı vardır. Yola çıkanın iradesi, olgunluğu ve aşkı yolda sınanır. Bu yüzden son varış çizgisine az insan ulaşır.


Özetle, elinizden gelenin en iyisini yaparak gerisini zamana bırakın ve hayata güvenin. Hayat Secret filmindeki gibi sadece niyet ettiklerinizin gerçekleştiği bir arenada fazlası. İstedikleriniz ve planladıklarınızdan daha fazlası hayatınıza girmedi mi? Her birimiz bir kaderi plana akit vererek, ruhsal rehberlerimizle bir planı seçerek bu hayata geldik ve burada o planı yaşıyoruz. O yüzden akıl her şeyi bilme iddiasında olsa da bu tür bir kaderi planı ancak sezgilerinizle anlayabilirsiniz. O yüzden aklın ve nefsin gölgelemediği bir seziş ile hayata güvenin. İnanın doğru zamanda beklemediğiniz şekilde nasip olan kısmet çıkacaktır. Olanda da olmayanda da hayır vardır. Olan her şey en güzelidir.


4. Her şeyin kendi hızında ilerlemesine izin verin

Bir şeylerin olması için fazlasıyla müdahale etmenize gerek yok. Yeterince yapmak yeterlidir. Kendinizi ve başkalarını kontrol etme ihtiyacını bırakın. Her şeyi kontrol edemezsiniz. Kontrol bir illüzyondur. Öngörülerle plan yapabilir ve önleyici önlem alabilirsiniz ama her şeyi öngöremezsiniz. Öngörüleme teknikleri de zaten bu yüzden % 100 sonuç vermezler.


5. Sabırlı olmayı öğrenin

Çocuklarınızın düştüğünü görmek zordur, ancak bunu onların da deneyimlemesine izin vermelisiniz. Deneyerek ilk elden öğrenmedikleri sürece nasıl öğrenebilirler? Sizin hayatınız da aynı. Doğru zamanı beklemek sabırlı olmayı gerektirir. Sabır olmadan gelişim olmaz.


6. Tüm evreni saran ve sarmalayan ve de yöneten o güce güvenin

Yüreğinizin derinliklerinde becerikli olduğunuzu ve evrende kıtlıktan ziyade bolluk olduğunu bilin. Jedi'ların sık sık söylediği gibi güce güvenin. O kuantum dalga fonksiyonunda olabilecek en iyi şeylerin bir potansiyel olarak tutulduğunu bilin. Gerçekten ne istediğinizi bildiğinizde ve onu doğru amaç için istediğinizde, evren onu size getirecektir. Yaratılışın iki boyutu vardır - zihinsel ve fiziksel. Bir dilek tuttuğunuzda, onu zihninizde yaratır ve metafizik aleme aktarırsınız. Onu almaya hazır olduğunuzda, fiziksel yaşamınızda tezahür edecektir. İstediğiniz zaman değil, evren onu almanızı istediğinde gelecektir.


7. Merhamet geliştirin, Sevgi ile yaşayın

V.U.C.A. hayatın doğası size hem iyi hem de kötü şeyleri sunacak. İyi şeyler gelip sizi bulduğunda mutlu olmak kolaydır. En zoru, kötü ve çirkin diye etiketlediğimiz şeylerin hayatınızın bir parçası haline gelmesidir. Bu gibi hal ve durumlar iyi ve kötü, güzel ve çirkin, adalet ve adaletsizliğin aynı madalyonun sadece farklı yüzleri olduğunu ve aynı amaca hizmet ettiğini hatırlamanın zamanıdır. Zıtlıkları birlemenin ve ateşin ortasında güzeli görmenin tek yolu Sevgidir - bencil ve koşullu bir sevgi değil, nedensiz ve koşulsuz bir Sevgi. Koşulsuz terimi, bir beklenti veya fayda olmaksızın bir şeyi veya birini sevmek anlamına gelir. Bir şeyleri ve insanları seviyorsunuz çünkü onlar da içinde bulunduğunuz kozmik bulmacanın eşsiz parçalarından biri. Bu çizgi romanı duygusal olarak bir parçası olmadan izleyin.


8. Yargılamadan izleyin

Modern TV ve film endüstrisi, ruhumuzun bir bedene hapsolmuş çevremizdeki dünyayı izleyen durumunu anlamamıza yardımcı olur. Avatar filmini hatırlıyor musunuz? Bilincinizin bedeninize yansıdığını görün ve dünyayı bir sinemada oturuyormuş gibi izleyin. Dünyanın bir yanılsama ve süreksiz olduğunu bilmediğiniz ve ona duygusal olarak bağlanmadığınız sürece, sessiz bir gözlemcisiniz. Yargılamama alıştırması yapın.


Unutmayın ki Hz.İsa'nın dediği gibi yargılarsanız, yargılanırsınız. İç dünyanızda DENGE, davranışlarınızda ÖLÇÜLÜLÜK ve evren ile uyumda AHENK'in bu yaşamda kemale varmanın üç altın anahtarı olduğu bu alemde orta yoldan yani dengeden saparsanız denge noktasına bir türlü hayat sizi döndürür. Kısaca hayat sizi telafi eder. Bu yüzden karma yaratmayan eylemlerde bulunmak için zıddını yaratmayan hal, tavır ve davranışlar gereklidir. Yani nötr olarak olayları ve kişileri kendi anlam mekanizmanıza göre yargılamayan ve etiketlemeden gözlemleyin ve bir şahit olun. Analiz etmeyin demiyorum. Yargılamadan analiz edin diyorum.


9. Öğrenin

Dünyada bulunmanızın nedeni, öğrenmek ve ruhsal olarak büyümektir. Neden her nefeste onlardan bir şeyler öğrenmek ve kendinizi olduğunuz gibi görmenize yardımcı olacak dürüst bir ayna oldukları için onlara minnettarlık göstermek yerine dünya ve çevrenizdeki insanlarla savaşalım?

Bu yüzden size ayna tutan her insan, her olay, her durum ve her koşulun bir ceza değil bir lütuf olduğunun bilinciyle size tutulan aynaları ve size ayna tutan elleri kırmayın. Bırakın savaşmayı ve görünenin ardındaki mesaja bakın. İdrak ile hayrete düşeceksiniz.

Sanırım bu yazıyı planladığımdan daha uzun süreye yaydım, ancak yukarıdaki dokuz tutumu başarılı bir şekilde uygularsanız mutluluk ve refah bulacağınızı garanti ederim.


Sevgiyle kalın,

Kenan


11 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comentarios


bottom of page